Eşimle uzun zamandır planladığımız Yunan Adaları turumuzda bu kez hedefimizde Yunanistan’ın en büyük 5. adası olan Sakız Adası yani Chios vardı. Tatilimizden yaklaşık 2 hafta önce internet üzerinden Turyol firmasından feribot biletlerimizi almıştık. Bodrum dönüşü, İzmir’den otobanı takip ederek Çeşme’ye ulaştık. Sahile inip sol tarafa döndüğümüzde Ulusoy Limanı bizi karşıladı. Hemen liman önünde yer alan Turyol Kiosk‘una giderek bilet check-in işlemlerini gerçekleştirdim. Akşam 18:00 feribotu ile Sakız Adası’na geçecektik, fakat bir arızadan dolayı bizi Yunan Sunrise Lines firmasından San Nicolas feribotuna transfer ettiler. Pasaport kontrolünden sonra feribota binerek yolculuğumuza başladık.
Akşam seferiyle Sakız Adası‘na geçtiğimizden feribotta çok az Türk yolcu mevcuttu, çoğunluğunu bizim ülkemizi günübirlik görmeye gelip dönen Yunanlılardan oluşuyordu. Şen şakrak gülümsemeler, konuşmalar sonunda 50 dakikalık bir sürede Sakız Adası‘na vardık. Akşam tenha olduğundan Yunanistan gümrüğünden kısa sürede geçiş yaparak, yine daha önceden Booking üzerinden geceliği 49 Euro’ya rezervasyonunu yaptığım Amalia Rooms‘a gittik. Kalacağımız oda hemen denize sıfır, merkezde ve tam deniz donanmasının karşısında bulunuyordu. Bizi çok misafirperver bir şekilde karşılayan otel sahibi bayan işlemlerimizi hızlı bir şekilde gerçekleştirdikten sonra odamıza çıktık. Odamız ferah, temiz ve gayet olanakları olan bir yerdi. Eşyalarımızı bırakarak hemen Sakız’ı keşfetmeye başladık.
Sakız Adası’dan İlk Gece
Sakız Adası ana merkez sahilini bir uçtan bir uca dolaştık. Bu sahil caddesine Leoforos Egeou deniyor. Sahildeki 2-3 katı geçmeyen eski yapıların tamamına yakını otel olarak işlev görüyor. Yapıların alt katlarında cafeler, meyhaneler ve hediyelik eşya satan dükkanlar daha çoğunlukla bulunuyor. Denize nazır bulunan restoranlardan birini seçerek akşam yemeğimize oturduk. Bizim tercihimiz Ta Delfinia oldu. İşletmeci beyefendi gayet sıcak bir şekilde bizi karşıladı. Türklere çok alışık olduklarından sohbet, muhabbet derken siparişlerimizi verdik. Çok güzel ve hızlı bir şekilde yemeklerimiz masamıza geldi. Yan masamızda bulunan Amerikalı aile ile sohbet etmeye başladık. Yeteri kadar olan İngilizcemiz ile hoş bir sohbet gerçekleştirdik.
Oturduğumuz restoranda fiyatlar makul seviyedeydi. 2 kişi bol kepçe diye tabir ettiğimiz mezelerden, balıklardan, karides, kalamar derken ödediğimiz fiyat 51 Euro oldu. Ürünler taze, hizmet güzel, ortam sakin, manzara muazzamdı.
Günün yorgunluğu ile odamıza çekilerek dinlenmeye başladık. Yarın uzun bir gün olacaktı. Sabah çok erken saatte kalkarak ada sokaklarını turlamaya başladık. Sokaklar daracık, eski yapılar yine gözlerimizin önünde. Kültür olarak bize çok yakın Yunanlılar, damak tadımız bile aynı diyebilirim. Standart olarak Turlarında getirdiği Vounaki Meydanı (Platia Plastira) Halk Bahçesi‘ni (Dimotikos Kipos) gezdik. Açık olan ve mis gibi kokan bir fırından poğaçalarımızı alarak gezmemize devam ettik. Sonrasında adanın diğer bölgelerine gitmek için ufak bir araştırma yaptık. Araba kiralamak ile ada turu arasında kaldık. Tercihimizi ada turundan yana kullandık. Hemen gümrüğün çaprazında yer alan Ertürk Lines ofisine gittik. Kişi başı 20 Euro karşılığında Güney Sakız Adası Turu aldık, hem daha uyguna gelecek hem de fazla yorulmayacaktık.
Tur hareket saati 11:30’da ve dönüş akşam feribot saati yani 17:30’da olacaktı. Bu sebeple çok fazla zamanımız kalmamıştı. Biz de bu sırada merkeze yakın, Sakız Adası‘nın simgelerinden yel değirmenlerini görmek için bir taksi ile anlaştım 10 Euro karşılığında bizi getirip, geri götürecekti. Yel Değirmenleri, Sakız Adası‘nın kuzeyinde kalan Tabakika bölgesinde ve merkeze 1,5 km uzaklığında bulunan bir koy içerisinde yer alıyordu.
Yel değirmenleri açıkçası fotoğraflarda görüldüğünden daha değişik olarak biraz hırpalanmış, pervaneleri yoktu maalesef ve yanında yer alan o güzel restoran da kapanmıştı. Burada biraz dinlenip fotoğraflarımızı çekildikten sonra tekrar merkeze geri döndük.
Güney Sakız Adası Turu
Merkeze döndüğümüzde Ertürk tur otobüsünü beklemeye başladık. Otobüs gelir gelmez hemen en ön kısıma oturduk. Rehberimiz Yorgo eşliğinde Güney Sakız Adası Turu’na başladık, Narenciye bahçeleri ve armatörlerin yaşadığı köşkler ile ünlü Kambos Bölgesi‘nden ve Armolia‘da geçerek Mastichoria‘da mola verdik. Burada Sakız bahçelerini ziyaret ederek, Tur rehberimiz Yorgo’nun nefis Türkçe anlatımıyla buraların tarihini öğrendikten sonra, hediyelik eşya dükkanından sakızla ilgili ürünler alarak yolumuza devam ettik.
Geometrik Şekilli Pyrgi Köyü
Sıradaki köy ismini köyün meydanında yer alan kaleden alan, Sakız Adası’nın Güney kısmındaki en büyük köylerden biri Pyrgi. Bir kale gibi inşa edilen Pyrgi evleri, köyü koruma amaçlı bir duvar oluşturacak şekilde yapılmış. Pyrgi evleri sıva üzerine geometrik şekillerle süslü, tam bir simetri görünümünde, değişik bir yer. Daracık sokakları, şirin evleri, güleryüzlü insanları, çok güzeldi. Burada bir kapıdan girip, diğer kapıdan çıkıyoruz. Tur rehberi özellikle ayrılmamız şeklinde uyarılarda bulundu, bir labirent gibi her sokak ayrı bir yere açılıyordu. Merkez meydanda oturarak sakız gazozlarımızı yudumladıktan sonra yolumuza devam ettik.
Adanın en ünlü kilisesi Panagia Krina’yi ziyaret ettik. 12. yy yapılan bu yapı bir yangın sonrası kullanılamaz hale gelse de içerisindeki mimarı yapısını hala koruyordu. Burada fotoğraf çekmek yasak olduğundan maalesef unutulmaz kareler arasına burayı alamadık. Son bir bilgi olarak Ksista (Xysta) yani çizik diye tabir edilen süslemeler köyün hemen hemen tüm evlerinde mevcut. Xysta, siyah kumla sıvanan duvarların beyazla boyanması sonrasında, kazıma yöntemiyle geometrik şekillerin ortaya çıkarılması sanatına deniyor.
Hedef Öğle Yemeği ve Mesta
Yeniden tur otobüsüne binerek Mesta bölgesine doğru yola koyuluyoruz. Hedefimiz öncelikle Limanes’te(Paşa Limanı) bulunan Apotabepna restoran. Burada öğle yemeğimizi deniz kenarında yedikten ve biraz olsun dinlendikten sonra Mesta‘ta hareket ediyoruz. Yunanistan’da şu ana kadar gördüğümüz en güzel köy olsa gerek burası. Burada tam bir ortaçağ kasabası, dar ve korsanlardan korunmak için labirent gibi tasarlanmış sokakları, eski evleri, taş kaldırımları muhteşem. 14. yüzyıl Bizans döneminde ve Cenevizlilerin adayı istila ettiği dönemde kurulmuş.
1974 yılında yapılan Eski Taxiarchis Kilisesi merkezde yer alıyor. Miakael ve Gabriel meleklerin gümüş kaplamalı ikonlarının bulunduğu kilise görülmeye değer.
Mesta Merkez’de bir kahve molasından sonra güzel sokaklarda gezimizi tamamlıyoruz ve artık Sakız Adası Merkez’e dönme zamanı. Otobüse atlayıp 50 dk’lık bir yolculuk sonrası merkeze vardık. Kısa bir alışveriş molasının ardından Hemen çantalarımızla birlikte gümrüğün yolunu tuttuk. Pasaport kontrol işlemlerinden sonra 45-50 dk’lık bir yolculuk sonrası Çeşme’ye vardık.
Biz sakızı sevdik, o da bizi sevmiş midir :)
