Kappa Tur Baştan Başa Büyük İtalya Turu yazı dizisinin beşincisi…Orvieto, Roma, Vakitan…
5.GÜN
Son kez güzel bir Montecatini sabahına uyandık. Sabah 08.30 civarında otelimizde yaptığımız İtalya’daki ilk doyurucu kahvaltımız ardından otobüslere yerleştik. İstikametimiz Roma olacaktı. Floransa-Roma arası yaklaşık 280 km ve 3 saatlik bir mesafe. Roma’ya giderken yol üzerinde ekstra düzenlenecek olan Orvieto turuna katılacaktık. Kesinlikle Orvieto‘ya gitmeyi herkese tavsiye ediyorum.
“Günayydııııınnnn” diyerek başladı tur rehberi Serap hanım söze. Hava bugün sıcak olacaktı belli ki. Güneş yakmaya başlamıştı. Yolculuğumuza başladık. Yaklaşık 2 saatlik bir yolcuğun ardından Orvieto‘ya vardık. İlk girişte yine şehir ayak bastı ücreti Serap hanım tarafından makinalara ödendi. Otobüslerden indikten sonra finikülere doğru yürümeye başladık. Toplu halde finikülere bindik, hava sıcak, herkes ter içinde, havasız, tıka basa yine Kappatur bizi finikülere istifliyordu. Başka bir şey beklenemezdi zaten. Kısa bir yolculuğunun ardından Şahin Tepesi‘ne varıyoruz. Ufak bir otobüse binerek direk Katedral’in olduğu bölgeye geliyoruz.
Orvieto Toscana‘nın Umbria bölgesinde Terni iline ait mükemmel bir Ortaçağ kasabası, daracık sokakları, renkli dükkanları, keyifli insanları, havası, yolları bizi bizden alıyordu. Montecatini‘den sonra buranın da bizim aklımızda yer edeceği aşikardı. Şehrin etrafı surlarla çevriliydi ve biz göremesek de(!) çok fazla sayıda yer altı mağaraları bulunuyordu. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim Orvieto turu kişi başı 25 Euro, finiküler ulaşım 1 Euro, hadi otobüse de 1 Euro versek eder 2 Euro. Peki 25 Euro ne için alınıyor 2 saatlik yol üzerindeki gezi için mi ?
Duomo di Orvieto Katedrali Gotik tarzda yapılmış, ön taraf çok ihtişamlı, arka kısımları ise siyah beyaz yapılmış. Kilisede fotoğraf çekmeye izin verilmiyor ve giriş ücretli. Zaten biz de girmedik, Kappatur sağolsun kolay kolay hiç bir yere sokmadı bizi. Sağlı sollu sokakları dolaşıyoruz, heryer mükemmel ötesi. Orvieto, ahşap oymacılığı üzerine gelişmiş bir şehir, sokaklarda farklı tarzlarda dizayn edilmiş banklar bulunuyor, hepsi birbirinden müthiş.
Serap hanımın yönlendirmesiyle öğle yemeğini L’Oste del Re‘de yemeye karar verdik. Orvieto‘nun en eski dükkanlarından biri. Çeşit çeşit sandviçler var. Zaten müslüman olduğunuzu anladıklarında size uygun sandviçleri öneriyorlar. Güzel bir ekmek ve arasında salam, sucuk, pastırma, peynir ve sebzelerden oluşan müthiş bir sandviç. Tadı damağımızda kaldı açıkcası. Sandviçimizi dışarda yemeyi tercih ediyoruz, hemen dükkanın yan tarafından dar bir sokak, ağaçlar altında ve sıradışı bir bank. Oturuyoruz, güzelce yemeğimizi yiyoruz, rüzgar bir taraftan esiyor. Müthiş keyifleniyoruz.
Yemek molasının ardından, sokakları adım adım dolaşmaya başlıyoruz, evlerin camlarında rengarenk çiçekler, her yer bayraklarla donatılmış. Gittiğimiz zamana denk gelen Haziran başı Orvieto‘ya özel bir bayram sanırım. Her yerde simgeler, genellikle sarı-kırmızı bayraklar var, sokak aralarında hoparlörlerden marşlar çalınıyordu. Serbest zaman için 1 saatlik bir süre verildi bizlere, bu süre sonunda finikülerin orada buluşacaktık. Otobüsle geldiğimiz yolu bu kez kendimizi yokuştan aşağıya gezine gezine gitmeye karar verdik. Her bir köşe çok özeldi, çok renkliydi, çok güzeldi. Yerler pırıl pırıl, her yerde çiçekler var, dükkanlar gelin gibi süslü…
Erdoğan-Gülay, Muhammed-İnci çiftiyle sokakları geziyorduk, dükkanlara girip bakıyorduk, sıcaktan bunaldığımızda ara sokaklarda bulunan kiliselere girerek biraz olsun soluklanıyorduk.
Fotoğraflarımızı çekile çekile, dükkanlara baka baka belirtilen saatte finiküler istasyonuna gelmiştik. Turdaki diğer kişiler de hep beraber yavaş yavaş toplanıyordu. Herkes tamamlandıktan sonra yine istiflenerek finikülere binerek otobüsün yer aldığı yere doğru indik. Hava sıcak, nem fazla. Yine Serap hanımın önerisiyle taze sıkılmış meyve suyu içiyoruz hemen meydanda. Ardından otobüsümüze binerek Roma‘ya doğru yolumuza devam ediyoruz. Acaba bu ekstra tura katılmasaydık bizi hangi kuytu köşede indirecekti Kappatur çok merak ettim doğrusu.
Orvieto – Roma arası yaklaşık 1 saat. Kaşım, gözüm diyene kadar zaten 1 saat geçmişti. Otobüsle Roma‘nın içinde buluyoruz kendimizi. Roma İtalya’nın başkenti, panoramik şehir turu yapmadan direk olarak Vatikan‘a gidiyoruz. Çok kalabalık, kapalı otoparka girmek için tam döner kavşakta kalıyoruz, trafik çok fazla. Yolun ortasındayız, ilerleyemiyoruz, Serap hanım ve otobüs şoförü atarlanıyor birbirine. Orada durma kaptan, ileri git kaptan, gidemem, edemem, görmüyor musun vs.. Nitekim orada yolun ortasında iniyoruz otobüsten, otoparkta yer yok çünkü, yaklaşık 10 dakikalık bir yürümenin ardından öğle sıcağında Vatikan‘da kendimizi buluyoruz. İtalya sınırları içerisinde yer alan 2 küçük devletten bir tanesi Vatikan(diğeri de San Marino). Nüfusu yaklaşık 1000 kişi olan, rakipler, rahibeler, memurlar ve İsviçreli askerlerden oluşan dünyanın en zengin ülkesi ve bir din devleti. İhtişamlı, büyük bir meydanı var. Serap hanım anlatıyor, “burası papanın kaldığı yer, buranın camları kurşun geçirmez, şu arkada müze var, şurada şu var, burada bu var” dinliyoruz ve çevreyi gözlemliyoruz…
Peki ama içeri girmeyecek miyiz ? Uzun bir kuyruk var, tercümanların içeri girmesi yasakmış, daha doğrusu yasak değil ama içeri girildiğinde orayı anlatırken Vatikan‘dan turdaki kişilerin taktığı, rehberi dinlediği kulaklıklardan kiralamak gerekiyormuş. Kappatur bu parayı da vermemek için maalesef tur rehberi Serap hanım içeride bizimle olamayacaktı. İçeri girmek için sıraya girdik ve bizim içeride yalnız gezmemiz gerektiğini iletti Serap hanım bizlere. Peki dedik, uzunca bir kuyruk, yaklaşık 30 dakikalık bir beklenen ardından arama noktasına ulaştık. Aramanın ardından içeri girebilecektik. Bu sırada önden kaynak yapmaya çalışan sarımsak kokulu akıllı Japon dostlarımız önümüze geçmeye çalıştı, eh biz de Türküz bir iki omuz darbesiyle kendilerini ekarte ettikten sonra arama noktasından geçtik.
Kilise içerisi çok güzel eserlerle dolu, serin, geniş, büyük…Bir o köşeyi geziyoruz, bir bu köşeyi. İçeride yaklaşık 20 dk kalmamız gerekiyor, çünkü o şekilde uygun görüldü, daha gezilecek yerler olduğu için erkenden Vatikan’dan ayrılmamız gerekiyordu. San Pietro kilisesini iyice gezip tozduktan sonra dışarı çıkıyoruz. Dışarıda buluşma noktasında biraz bekledikten sonra diğer tur ekibi arkadaşlarla da geliyorlar. Hep beraber yürümeye başlıyoruz otobüse doğru. Kısa bir süre sonra otobüsdeki yerimizi alıyoruz. Şimdi panoramik turumuzu yapmak için merkeze gidiyoruz. Bu arada Roma Şahaserleri Turu için de 25 Euro’luk bir ekstra tur alıyoruz. Ama panoramik gezide gezilecek yerler aslında bu turda yer alıyor. Anlamıyorum, anlamlandıramıyorum.
Yahu Roma’ya gelip de Aşk Çeşmesi’ni, İspanyol Merdivenleri’ni görmemek olur mu? Bu mekanlar nasıl ekstra tur olarak insanlara satılır hala daha anlamış değilim. Bu konuya daha sonra yine değineceğim. Bir de herkes bu ekstra tura katıldığı için panaromik tur ile ekstra tur birleştiriliyor, zaman kazanılmaya çalışılıyordu. Nereleri gördük Roma’da diye bir bakalım Piazza Venezia, Piazza Republica, Forum Meydanı, Mussolini caddesi, Colosseo Amfi tiyatrosu, Navona Meydanı, Venezia Meydanını, İspanyol Merdivenleri, İspanyol Meydanı ve Fontana di Trevi’yi (Aşk Çeşmesi) gördük. Hepsi zaten yan yana yerler. Ekstra tura gerek kalmadan herkesin gezebileceği yerler, gezdirilmesi gereken yerler! Baya bir yorulduk dersek yeridir. Zamanı verimli kullanmaya çalışırken terden su olduk, yorulduk, ayaklarımız patladı!
Hızlı bir turun ardından İspanyol Merdivenlerinde biraz dinleniyoruz. Bu sırada 1 saatlik bir serbest zaman veriliyor fakat herkes zaten yorgun ve bitap düştüğünden kimse yerinden kıpırdamıyordu. Herkes merdivenlere yayılmış öylece sağı solu izliyordu. Serbest zamanın ardından buluşma noktasından hiç ayrılmadığımızdan zaten orada herkesle buluştuk. Bu kez tur programı değiştirildi. Normalde buradan çıkıp gidip otelimize yerleşmemiz gerekiyordu, fakat ani bir manevra ile yarın 6. gün yapılması planlanan Grande Romantica Gece Turu‘nun bugün yapılmasına karar verdi Kappatur… Biz zaten bu turu gerekli görmediğimizden satın almamıştık. Bizimle birlikte satın almayan Erdoğan-Gülay’la geçirecektik bu zamanımızı da. 2,5 saatlik bir süre sonra bizi nereden alacaklarını belirttikten sonra Serap hanım, diğer kafileyle birlikte yollarına devam ettiler. Biz de Roma sokaklarını yine aşındırmak için bir sokağa daldık, öncelikle yemek yememiz gerekiyordu, o restoran, bu restoran derken yol üzerinde elimize bir broşür sıkıştırıldı genç bir çocuk tarafından, broşürde menü yazıyordu, uygun geldi. Hadi getir dedik bizi, hemen ara sokakta şirin bir restorana gittik.
06 Cafe Roma, şirin ve güzel bir cafeydi. Bizimle ilgilenen İtalyan bayan, gayet şirin ve sevecendi. Çok ilgilendi, hemen dışarıda güzel bir masa ayarlandı. Pizzalarımız, biralarımız söylendi. Sokak ta güzel bir ses tonuyla gitar çalan arkadaş geldi, o müzik eşliğinde yemeklerimiz yedik. Fiyatları abartılacak değildi. Turist menüsü aldık, fakat geç geldi, yemekler taze idi. Zaten 2 lafın belini kıralım, ücretsiz Wi-Fi’den yararlanalım dediğimiz anda buluşma saati yaklaşmıştı. Piazza del Popolo‘ya doğru yürümeye başladık akşamın karanlığında, serin Roma akşamında. Buluşma noktasına geldik. Buluşma saatinden yaklaşık 30 dk sonra otobüs geldi.
Otobüse binerek konaklayacağımız Hotel Romulus‘a doğru yola koyulduk. Bu arada gece ekstra turuna katılanların da çok memnun kalmadıkları her hallerinden anlaşılıyor ve bunları cümlelere döküyorlardı. Yaklaşık 30 dakikalık bir yolculuğun ardından konaklayacağımız otele vardık. 6 Euro vergimizi ödedikten sonra anahtarlar dağıtıldı ve odalarımıza yerleştik. Odalar çok dardı, havalandırma çalışmıyordu, çok sayıda sivrisinek vardı, buzdolapları kilitliydi. İlginç olan otele geldiğimiz yol üzerinden çok sayıda hayat kadını vardı. Burası neresiydi Allah aşkına, bize nasıl bir otel bölgesini reva gördüler dediğimiz anda, hayat kadınlarının da bu otele geldiklerini gözlerimizle gördük. Kappatur, saygıdeğer misafirlerine bu oteli uygun görmüştü. Yazıklar olsun…
İşte yukarıda ki haritada da görüldüğü üzere sağ tarafta yol kenarında hayat kadını, sol tarafta ileri de konakladığımız Hotel Romulus. Bunları şimdi düşünmemek en güzeliydi. Çok yorgunduk, uyumak gerekiyordu, sivrisineklerin rahat verdiği sürece… Yarın Castel Romano Outlet Center ve Castel Gondolfo Turu yapılacaktı. Biz bu tura katılmak yerine, sabah erkenden kalkarak Roma’yı keşfedecektik Erdoğan-Gülay ve Muhammed-İnci çiftiyle birlikte. Hadi iyi uykular dedik ve Roma’da rüyalara daldık… Orvieto
Ümitçim bu yazı dizisiyle İtalya’ nın turizmini baltaladın. Gitmeye gerek kalmadı, gitmiş kadar olduk. Yazan eline, gezen ayağına sağlık. Yalnız Kappa Tur tam bir fiyaskoymuş. Gideceklere tembihleyelim daha kurumsal firmalara yönelsinler.
Bende 12 haziran 19 haziran arası baştan başa italya turuna katıldım.hiçte bukadar kötü değildi.Rehperimiz Zafer bey İtalya konusunda derya gibi bigili ve çok beyefendiydi.Ufak tefek aksaklıklar her turda olabiliyor herşey insanın bakış açısındadır.Çok çok fazla beklentileriniz varsa tamamen kişisel seyahatler yapacaksınız.
Asuman hanım,
Ben tamamen yaşadıklarımı aktarıyorum, yoksa Kappa Tur ile bir sorunum yok. Çok çok fazla beklentimiz yok, sadece yeterince beklentimiz vardı. O da olmadı. Sizin turunuzun iyi geçmesine, sizin adınıza sevindim.
Oriveto’ya gitmezseniz nerede indirileceğinizi söyleyeyim.
Ben 2013 yılında Kappa Tur le gitmiştim oradan biliyorum:)
Yol üzerindeki benzinlikte indirdiler..Orada 2 saat geçirmiştik.
Orvieto’ya siz gitmeye değer diyorsunuz.
Kasım ayında İtalya’ya gideceğim.Orası o zamande o kadar yeşil olur mu bilmem ama, gideceğim 25 Euro verip bu sefer herhalde.(Bu sefer başka operatör ile gidiyorum)
Ama ekstra tur ücretleri aynı hepsinde:(…