Batum‘a yolculuk başlasın. Sabah çok erken saatte, Trabzon merkezden çıkarak önce Değirmendere‘de güzel bir lokantada sabah çorbamızı içtik Yomra, Arsin, Araklı, Sürmen, Of rotasını izleyerek, zaten tek rota :) Rize sınırları içerisine girdik. Karadeniz Sahil Yolu‘nun yapılmasıyla daha da kısalan yollarla birlikte, bazı yerlerde dur-kalk yaparak, bazı yerlerde dinlenerek, son olarak da Üç Kardeşler tünellerinden geçerek Sarp Sınır Kapısı‘na vardık. Erken çıkmamıza rağmen yolda çok zaman kaybetmiştik. Mevsimlerden yaz, aylardan Temmuz’du ve hava çok sıcaktı. Sarp Sınır Kapısı ana baba günü gibiydi, arabalı mı girecektik sınır kapısından yoksa arabasız mı, önce bunun kararını verdik, arabalı girelim dedik.
Yolun hemen sol tarafında Karadeniz müthiş güzeldi, hemen deniz kenarında bulunan Cami’nin karşısına doğru arabayı sıraya koyduk. Araç sırada beklerken biz de hemen müracaat bürosundan 1 TL karşılığında giriş formu aldık. Pasaport ile giriş yapılabiliyordu ama gerek yoktu, nüfus cüzdanı ile giriş yapacaktık. Bu nedenle formları doldurarak içeri verdik. Araçla girerken uluslararası ehliyet veya başka bir şey istemiyorlar, kimlikler ve aracın ruhsatı yeterli. Dilerseniz nüfus cüzdanı ile giriş yaptıktan sonra 1 yıl Gürcistan‘da kalabilirsiniz, aklınızın bir köşesinde bulunsun.
Sıramız geldiğinde araç ile önce bizim sınırdan polis kontrolünden geçtik evraklarımızı vererek, hemen 10 metre ileride ki Gürcistan polislerine kontrol için sıra geldi. Oradaki çocuk diyebileceğimiz yaştaki polisler Gürcüce konuşarak niye geldiniz demeye çalıştılar, biz kendimizi anlatamadık, sonra polis paşa paşa Türkçe konuştu, araçta bir şey var mı dedi, ne olabilir ki sadece gezmeye gidiyoruz dedik. Ne kadar kalacağımızı sordu, gece döneceğimizi söyledik ve sonrasında Gürcistan sınırlarına girmiş olduk.
Hemen girer girmez bir otopark, dolmuşlar, insanlar, ufak bir pazar yeri gibi bir yer sizi karşılıyor. Burada küçük bir kilise var, güzel bir sahile sahip, direk olarak çehre değişiyor bu tarafta. Güzel bir plaj burada yer alıyor.
İlk girişte Change Office mevcut. Gürcistan para birimi Lari kısaca GEL olarak geçiyor, biz de harcayabileceğimiz kadar parayı Lari‘ye çeviriyoruz. Normalde çoğu yerde TL ile de alışveriş yapabilirsiniz, fakat ne olur ne olmaz diye biz ipimizi sağlam kazığa bağlıyoruz.
Batum Hakkında
Önce Batum hakkında biraz bilgi verelim sonra gezintimize başlayalım, Özerk Acara Cumhuriyeti’nin başkenti Batum, tarihi ve kültürel geçmişi, doğası ve sıcakkanlı insanları ile hemen yanı başımızda görülmeye değer Karadeniz‘in incilerinden bir şehir. Sarp Sınır Kapısı‘ndan 20 km uzaklıkta, vizesiz gidilebilecek en kolay kaçış noktalarından biri. Yaklaşık 250.000 nüfusa sahip şirin bir şehir. Batum, önemli bir liman şehri. Subtropikal bir iklime sahiptir bu nedenle bol meyve ve çay yetişir. Trabzon, Yalova, Ordu, Kuşadası ve Ardahan kardeş şehirleri arasında yer almaktadır.
Batum’a Giriş
Tek bir yol var zaten, sahilden devam ederek Batum‘a giriş yapıyoruz. Burası bir ova, bizim ülkemizde dağlar hemen denize paralel ve yakın gelirken, Gürcistan sınırından sonra bu yer yüzü tamamen değişiyor, Çoruh Nehri’nin alüvyonları üzerine kurulu ovalık bir alana geliyoruz. Resmi dil Gürcüce fakat bir çok kişi Türkçe biliyor ve konuşuyor o nedenle hiç bir sıkıntı çekmiyorsunuz. Bir çok otel mevcut ilk girişteki bölgede.
Biz aracımızı Liman’a yakın bir yerdeki otoparka koyduktan sonra sokaklarda gezmeye başlıyoruz, hemen bir lokanta bularak öğle yemeğimizi yiyoruz. Batum mutfağı zengin mi bilmem ama biz döner ile geçiştirdik yemeğimizi. Haçapuri yani bizim peynirli tarzı pideleri var. Biz bunlardan sıcak yaz günü yemek istemedik. Kapalı alanda sigara içme yasağı bulunmuyor, yemek sonrası herkes sigaralarına sarılıyor, göz gözü görmüyor. Daha çok yapılması gereken var Batum‘da.
İki farklı Batum var gibi, eski ve yeni Batum. Gelen turistler ile birlikte daha bir gelişiyor Batum, yeni yapılanma düzenli ve iyi planlamalar yapılıyor. Eski Batum, ülkenin ekonomik koşulları nedeniyle çok eski ve yıpranmış. Merakımdan bir evin içine girmek için kapısına gittim, her evin veya apartmanın bir avlusu var içeride. Evlerin giriş kapıları tek yerden. Çok eski ve pis maalesef. Şehir adeta savaştan çıkmış gibi, Rusça tabelalar her yerde, okusak da bir şey anlayamıyoruz.
Çekirdeğe çok düşkünler, her yerde açık çekirdek satılıyor. Bu şehirde zenginlikle, fakirlik sanki aynı anda gözler önüne seriliyor. İlk defa böyle bir şey hissediyorum hayatımda. Sefil bir şehir, insanlar, sokaklar, binalar hepsi sefil. Hala savaşın etkisi var bu sefil, eski binalarda.
Burada trafiğe çok dikkat etmek gerekiyor, kural tanımıyorlar, hızlı gidiyorlar, büyük yolları ve kavşakları var, yok denecek kadar az trafik ışıkları mevcut. Taksiciler bir oraya bir buraya yarışırcasına hızlı kullanıyorlar araçlarını.
Maalesef burası kumar ve seks turizminin başkenti olmuş, yakın zamanda burası çok net küçük Las Vegas olur, zaten amaçları da bu. Casinoları ve lüks otelleri ile, Türkler’in bıraktıkları paralar sayesinde gelişiyorlar, ülke Batum sayesinde yükseliyor.
Batum‘un geniş bulvarları, yemyeşil parkları, heykelleri, fıskiyeleri meşhur diyebilirim. Her yerde heykel ve fıskiyeler var. Parklarında Sincapları çok rahatlıkla görebiliyorsunuz. Sahil şeridi çok güzel bir plaja sahip, yalnız plajlar taşlık.
Alışveriş merkezi ben göremedim, market çok az. Biz hemen sahilde yer alan Batumi Boulevard (Seaside Park) park alanında oturup biraz dinlenmek istedik, büyük fıçılarda satılan biralardan aldık, 1 Lari karşılığında, acı ama güzeldi. Tabi Biranın yanında mutlaka çekirdek olmalıydı. Buradan sonra biz Batum Bulvarı, Piazza Meydanı, Tiyatro Meydanı, Avrupa Meydanı ve Medea Heykeli, Eski Postane Binası, Chacha Tower ‘ı gezdik. Sahil kısmında yer alan Alfabe Kulesi hemen hemen her yerden görünüyor. Bu yapı Gürcü alfabesinin ve insanının özgünlüğünü sembolize ediyormuş. Hemen yanında Dönme Dolap yer alıyor. Dilerseniz bu dönme dolaba binerek sahil şeridini farklı bir açıdan görebilirsiniz.
Batum‘un ünlü yerlerinden biri de Astronomik Saat, Güneş, Ay, Zodyak takım yıldızları ve diğer gezegenlerin birbirlerine göre konumlarını gösteriyormuş.
Batum‘da aklımızda kalan tek yer Botanik Bahçe‘ydi fakat, buraya çıkma fırsatı bulamadık. Bir daha ki sefere artık.
Batum Akşamları
Gündüz baya gezmiştik, akşam olunca her taraf ışıl ışıl oldu. Yeni yapılan ışıklar üzerine kurulu sanki, her yer rengarenk. Casinoların ışıkları şehrin her yerinden görünüyor. Akşam olunca farklı bir renge bürünmüştü eğlenceli Batum…
Telefonlara gözlerimiz ara ara gidiyor, üst kısımda beliren Turkcell yazısı ile mutlu oluyoruz. Bazı yerlerde çekiyor ve sosyal paylaşımlarımızı tam bu esnada yapıyoruz.
Artık çok gecikmeden ülkeye dönme zamanıydı, akşam sınır kapısında çok trafik olacağını düşündüğümüzden 23:00 civarında sınır kapısına doğru yola çıktık. Burada akaryakıt ucuzdu, aracımızın deposunu tam olarak doldurduk. Sigaralarımızı, alkollerimizi aldık, herkesin 3 karton sigara alma hakkı vardı. Sınır kapısı beklediğimiz gibi değildi, boştu. Önce Gürcü polis kontrolüne geldik. Yine garip sorulara maruz kaldık. Bir şey var mı araba da, ne kadar sigara aldınız, ne kadar alkol aldınız, bir iki ayak oyunundan sonra Türkiye tarafına geçtik ve Batum yolcuğumuzu bitirdik.
Merhaba Vatan, biz geldik!