Üç ay öncesinden aldığımız uçak biletleri sonrasında otel rezervasyonlarını yaparak hali hazırla Schengen vizemiz de olduğundan eşimle Mart 2020’de Basel‘e ufak bir kaçamak düzenleyelim dedik. 3 ay çabucak geçti ve İsviçre Basel’e seyahat günümüz geldi çattı. Korono virüsü nedeniyle kafamızda bir takım soru işaretleri olsa da kendimizce önlemlerimizi alarak havaalanına gittik 11:20 uçağı ile Basel’e hareket ettik. İstanbul-Basel arası yaklaşık 2 saat 50 dakika sürüyor. Sorunsuz bir yolculuğun ardından yağmurlu bir Mart gününde Basel‘e vardık.
İçerikler
Merhaba Basel
Uçaktan indikten sonra yürüme ile terminale ulaştık, EuroAirport Basel-Mulhouse-Freiburg, İsviçre’nin Basel, Fransa’nın Mulhouse ve Almanya’nın Freiburg kentleri tarafından ortaklaşa kullanılan uluslararası havaalanı. Havaalanı, Basel’e 6 km., Mulhouse’a 22 km. ve Freiburg’a 70 km. uzaklıktadır. Hemen pasaport kuyruğuna girdik, biz Basel’e gideceğimizden İsviçre tarafından çıkış sağlayacaktık.
Pasaport sırasına girdik, havaalanı çok kalabalık değildi. Sıra bize geldiğinde, Pasaport polisi kaç gün, nerede kalacağımızı ve dönüş biletlerimizi sordu, bunları ibraz ederek pasaportumuza giriş damgası vurulduktan sonra resmen İsviçre’ye giriş yapmış olduk.
Daha önce internet sitelerinden okuduğumdan yola çıkarak havaalanı dışından 50 numaralı otobüs ile Basel merkez tren istasyonuna 6,40 CHF karşılığında yaklaşık 25 dakikalık bir yolculuk sonrası ulaşabileceğimizi tecrübe etmiştim. Biz de havaalanı dışından bilet makinasından kredi kartı ile biletimizi alarak otobüsü beklemeye başladık. Sonradan farkettiğime göre 2 bilet yerine 1 bilet almışım. Şansımıza otobüste bir kontrol olmadı da yakalanmadık. Durakta duran elektronik tabeladan kaç dk sonra otobüsün geleceği görünüyordu. Yaklaşık 5 dakikalık bir bekleme sonrası 50 numaralı otobüs gözüktü. Hemen otobüse binerek merkez tren istasyonuna doğru yola çıktık. Aldığımız bileti otobüs içerisinde okutabileceğiniz bir yer bulunmuyor, kontrol esnasında ibraz etmek durumundasınız. 20-25 dakikalık bir seyahat sonrası Basel Tren İstasyonu’na vardık.
Hava soğuk ve yağmurluydu. Henüz Basel Card almadığımız için Tramvaya binmeye cesaret edemedik. Çok fazla kontrol yapılmasa da yine de riske atmaya gerek yoktu. Yürüyerek eski şehire doğru inmeye başladık. Yağmur bir an şiddetleniyor, bir an yavaşlıyordu. Yağmur’dan sığınmak için ilk gördüğümüz Coop Market‘e girdik. Coop 1969 yılında kurulan ve merkezi Basel olan, İsviçre’deki en büyük perakende ve toptancılık mağazalarından biridir. Coop haricinde Fischmarkt, Denner ve Lidy’den daha uyguna alışveriş yapabilirsiniz. Coop’ta biraz gezinip fiyat araştırması yapıp, tadı damağımızda kalan sandviçlerinden alarak oradan ayrıldık. Dışarı çıktığımızda yağmur biraz daha hafiflemişti. Tramvay yolunu takip ederek yolumuza devam ettik. Hemen yolumuzun üzerinde Barfüsserplatz‘da bulunan Tourist Information’a uğradık. Buradan şehire ait bir kaç hediyelik eşya ve şehir haritasını alarak, Barfüsserplatz, Marktplatz ve Middle Bridge’yı takip ederek kalacağımız Aparthotel Adagio Basel City‘ye ulaştık. Hemen otel check-in işlemlerini yaparak valizimizi odaya bırakarak Basel’i keşfetmeye başladık. Kaldığımız otel tarafından 2 gün boyunca toplu taşımalardan yararlanabileceğimiz Basel Card tarafımıza ücretsiz olarak verildi.
Tramvaylar ile Şehir Keşfedelim
Ücretsiz Basel kartımızı alır almaz, hemen otelin çok yakındaki Clarastrasse durağından tramvaya binerek şehri keşfetmeye başladık. Clarastrasse durağından 2-6-14-16 numaralı tramvaylar geçiyordu. Biraz 16 numaraya binerek Old Town’a doğru gitmeye başladık. Biraz önce yürüyerek geldiğimiz yerleri artık tramvayla geziyorduk, baya yürüdüğümüzü fark ettik. Bu soğuk ve yağışlı havada en mantıklı şehri keşfetme aracı tramvay olsa gerek. Basel’de çoğunluğu yeşil ve sarılardan oluşan tramvaylar baş döndürücü bir şekilde bir o sokaktan çıkıyor bir bu sokaktan. Biz fırsat buldukça farklı tramvay hatlarına binerek şehri tam anlamıyla gezmeye çalıştık.
İlk Durak Marktplatz
Markplatz durağında inerek çevrede bulunan görülmesi gereken yerleri görmeye ve gezmeye başladık. Gezdiğimiz yerler arasında Basel Rathaus (Belediye Konağı), Rheinfähre, Basel Minster (Ortaçağ Katedrali), Basel Bahnhof (Tren Garı), Theodors Kirche, Eski Şehir, Münsterplatz Meydanı, Doğa Tarihi Müze, Mittlere Rheinbrücke(Ren Nehri Köprüsü), Basel – Kunstmuseum (Güzel Sanatlar Müzesi), Spalentor (Spalen Şehir Kapısı), Basel Berri-Villen ve Antikalar Müzesi, Tinguely Çeşmesi, Claraplatz alışveriş yerleri.
Basel’de Gezilecek Görülecek Yerler
Spalen Kapısı‘na gitmek için Markplatz durağından 3 nolu tramvaya binerek gittik, gördük ve döndük. Sonrasında yine Markplatz durağından 10 nolu tramvaya binerek Basel Hayvanat Bahçesi’ne gittik, burayı da gezerek döndük. Ayrıca 17 nolu tramvayda buradan geçmektedir. Hayvanat bahçesine giriş 21 CHF, fakat Basel Kart’a indirim mevcut.
Tarihi Mittlere Brücke üzerinden 6-8-11-14-15-17 nolu tramvaylar geçmektedir. Buraya en yakın Schifflände durağında inerek köprü üzerinde yürüyebilir ve Basel ara sokaklarında kendinizi özgür bir şekilde kaybedebilirsiniz. Futbolla aranız iyi ve seviyorsanız Mittlere Brücke girişinde sağ tarafta bulunan Basel FC Store ziyaret edebilirsiniz.
Yemek Saati
Basel’de yeme-içmenin çok pahalı olduğundan bahsetmiştim, 2 hamburger 2 içeceğe 69 CHF verince bunu çok daha iyi anlamış olduk. Genel olarak herşey çok pahalı. Asgari ücretin 3.000 CHF sınırlarında olduğu düşünülürse orada yaşayanlara göre normal gelebilir.
Hediyelik magnetler bile 8 CHF’den başlıyor, hatıra olarak alınabilir. Ayrıca denemek amacıyla Basel’in ünlü Basler Leckerli bisküvilerini görürseniz almanız öneririm, oda 11 CHF civarında. Basler içinde fındık, kiraz, bal ve şeker kabuğunun olduğu Basel’e özgü tatlı bir kurabiye.
Basel Hakkında
Basel, Gross Basel(Büyük Basel-Güney) ve Klein Basel(Küçük Basel-Kuzey) olarak Ren nehri tarafından ikiye ayrılıyor. Ren Nehri üzerinden bu iki bölgeyi birbirine bağlayan 5 adet köprü bulunuyor. Bu iki bölge ayrı yerel yönetimler tarafından yönetiliyor. İki ayrı kanton var. Basel, yaklaşık 200 bin kişilik nüfusuyla İsviçre’nin Zürih ve Cenevre şehirlerinden sonra en büyük 3. kenti.
Gezilecek görülecek yerlerden çok büyük bir kısmı Eski bölge diye adlandırılan Gross Basel’de yer alıyor.
Basel hem yeme-içme hem de alışveriş olarak çok pahalı bir şehir. İsviçre Frangı ile geçerli para birimi. Euro olarak ödeme yapabiliyorsunuz, kalan bir para olursa size İsviçre Frangı olarak iade ediyorlar. Havaalanına indikten sonra sakın oradan İsviçre Frangı almaya çalışmayın biz o hatayı yaptık 9 Euro işlem ücreti aldılar. Yanınızda Euro varsa Exchange Office’de işlem yapmanız gerek yok. Hemen hemen her yerde kredi kartı geçiyor, sadece bizim rastladığımız haftasonu akşam restoranlarda belirli bir limitin altında kredi kartı kabul etmiyorlar.
Ücretsiz Basel Card Hakkında
Basel’de hemen hemen hangi otelde kalırsanız kalın size ücretsiz olarak Basel Card sağlıyorlar. Bu kart sayesinde şehrin turistik yerlerinden ve kültürel mirasını keşfetmek için seçilmiş turistik etkinliklerden %50 indirimle yararlanabilirsiniz ve tüm toplu taşıma araçlarına ücretsiz bir şekilde binebilirsiniz. Basel Card ile yapılabilecekler;
- Ren Nehri üzerinde tekne turu
- Sightseeing otobüsleriyle 2 saatlik Basel turu
- Basel’in ünlü hayvanat bahçesine giriş
- Augusta Raurica, Fondation Beyeler, Kunstmuseum, Tinguely başta olmak üzere birçok birinci sınıf müzeye giriş
- Rehber eşliğinde şehir turu
- Basel tiyatrosuna giriş
- Feribotla Ren Nehri’ni 1 kez ücretsiz geçme
Son Gün
Dönüş günü geldi çattı, biz seyahatimizi Basel-Bern-Zürih-Heidilang-Colmar-Basel şeklinde planlamıştık. Dönüş günü yine Basel’e geldik, diğer şehirleri gezmek için kiraladığımız aracı sabah erken saatte Messeplatz‘da teslim ettikten sonra uçak kalkış saatine kadar zamanı değerlendirmek istedik.
Messeplatz’da kahvaltımızı yapıp, güvercinleri besledikten sonra. 6 numaralı tramvaya binerek merkeze doğru ilerledik. Yine güzel Basel‘in güzel mekanlarını gezdik, o tramvaydan bu tramvaya bindik. Sonra hiç binmediğimizi farkettiğimiz 11 nolu tramvaya bindik ve son durağa kadar gittik. Reinach, Basel-Landschaft durağında indik ve pazar günü bu sakin kasabada dolaşmaya başladık. Anka Supermarkt diye bir market gördük ve içeri girdik, tüm ürünler türk malıydı, belli ki Türk Marketi idi, orada bulunan arkadaş ile bir süre sohbet ederek tekrar 11 nolu tramvay ile Basel merkeze geri döndük.
Pazar günü hava muhteşem ve insanlar Ren Nehri kenarına akın etmişti. Ördekler, kazlar, kuşlar nehir üzerinde gezintiye çıkmışlardı. Biz de nehir kenarında oturarak tüm bu güzellikleri Basel‘i yaşamak istedik, kazları ve ördekleri nehir kenarında besledik.
Artık dönüş zamanı yaklaşmıştı. Zaten yakın olan otelimize giderek valizimizi aldık, sonrasında önce 6 numaralı tramvay ile Bahnhof Basel SBB‘ye geçtik. Hemen tren istasyonu önünde bekleyen 50 numaralı otobüs ile havaalanına 25 dakikalık bir yolculuk sonrası ulaştık. Pasaport kontrolünde sıraya girdik. Sıra bize geldiğinde Fransız Pasaport Polisi olan kadın maalesef pasaportumuzda giriş damgasını bulmakta zorlanınca 10 dk kadar beklemek durumunda kaldık. Sonunda damgayı bularak çıkış damgasını da pasaportumuza vurarak resmi olarak İsviçre’den çıkış yapmış olduk.
Güzel bir Avrupa turu daha bitmiş oldu böylelikle. Basel genel olarak çok güzel ve çekici bir şehir, yaşanabilir bir şehir, hele bir daha pahalı olmasa. Yeşil-Sarı tramvayları, eski yapıları ve şehrin ferahlığı ile gönlümüzde taht kurdu. Tekrar görüşmek üzere Basel…
Diğer seyahat yazıları için tıklayınız